MUTFAKLA İLGİLİ ŞEHİR EFSANELERİ
Esmer şeker işlemden
geçmediği için doğaldır, teflon tava çizilerse çöp olur, ızgara et sağlığa
zararlıdır... Bildikleriniz unutun! İşte doğru olarak bilenen yanlışlar...
Çocukken
büyüklerimizden aldığımız bilgiler ömrümüz boyunca aklımızdan çıkmaz. Bu bilgilerin
doğruluğunu pek sorgulamayız. Uzmanlar, çocukken edinilen mutfakla, yeme
içmeyle ilgili bilgilerin daha da kalıcı olduğunu söylüyor. Zira sürekli
değişim halindeki dünyada insanlar mutfağı, kendilerini güvende hissettikleri
bir yer olarak görüyor, diğer toplumsal alanlara göre mutfakla ilgili
alışkanlıklar daha uzun sürede değişiyor. Büyükanneden toruna, anneden çocuğa,
ağızdan ağza aktarılan bilgiler sorgulanmadan kabulleniliyor, insanlar bunları
kendi doğruları arasına katıyor. Mutfakla ilgili yalan yanlış bilgiler oldukça
fazla. Bunlara her geçen gün yenileri ekleniyor. Önyargılardan kurtulursak,
daha özgür olabiliriz.
IZGARA KANSERE YOL
AÇAR
1977
yılında Japon bilim adamları, kızartılmış et ve balık ürünlerinden Heterosiklik
Aromatik Amin (HAA) olarak sınıflandırdıkları yüksek oranda zararlı bir grup
bileşikler belirledi. Bunlar
balık ve et gibi protein açısından zengin gıdalar 150 derecenin üzerindeki
sıcaklıklarda pişirildiğinde oluşuyor ve kansere yol açıyordu. Türkler
mangal sever. Tatil günleri piknik alanlarından, sahil yolları ve mahalle
aralarından yükselen ızgara dumanları onun ne kadar yaygın olduğunu gösterir. Ben de
etin, mangal kömürü koru üzerinde gerçek lezzetine kavuştuğuna inananlardanım. İnsanoğlu 400 bin yıldır mangal yapıyor. Eğer iddia doğru olsaydı insan soyu
birkaç kuşak sonra tükenmeliydi. Araştırdım. Etin kömürleşmiş kısımları bir tür filtre işlevi görerek HAA etkisini önemli
ölçüde azaltıyormuş. Izgara etin yaygın eşlikçisi hardalın, kekik, adaçayı,
sarımsak gibi otların da HAA oluşumunu engellediğine ilişkin bilimsel kaynaklar
buldum. Kendi adıma motorlu
taşıtlardan yayılan egzost dumanlarına aldırmayıp, nefis ızgara eti insanlık
düşmanı ilan etmeyi haksızlık sayıyorum.
ARI ÇAM BALINI HANGİ
ÇİÇEKTEN YAPAR?
Arı her
balı çiçekten yapmaz. Ülkemizde en yaygın, en sevilen bal çeşitlerinin başında
gelen çam balı çiçek nektarından üretilmemiştir. İyi balların üzerinde 'Çam
Balı' yazısının bir yanında 'salgı balı' ibaresi yer alır. Çamın bal
yapılabilecek çiçeği olmadığından, arılar bu ağaçlara dadanan Latince adıyla
Marchalina hellenica, halk arasında Basra biti ya da çam pamuklu biti olarak
bilinen mini mini bir böcekten yararlanır. Çamın
özsuyu ile beslenen bu böcek ihtiyacının fazlasını tatlı bir madde halinde
vücudundan atar. Arılar bu sıvıyı toplayıp bala dönüştürürler. Bu okuduklarınız mis
gibi çam balını gözünüzden düşürmesin; çam balı donmadan yıllarca saklanabilir.
Boğaz ağrısına daha iyi gelir. Antioksidan ve bakteri öldürücü özellikleri de
diğer ballara göre daha yüksektir.
ESMER ŞEKER DAHA MI
SAĞLIKLI?
Esmer, kahverengi
şeker beyaz, kristal şekerden daha sağlıklı diye düşünülür. Oysa kaynağı ister
şekerkamışı olsun, ister şekerpancarı, dünyada tek bir tip şeker üretilir,
bildiğimiz rafine beyaz kristal şeker. Daha doğalı yoktur. Esmer şeker ise bir
pazarlama taktiği. Rafine şeker alınır, melas şurubu ile karıştırılır. Melas,
şeker üretimi sırasında çıkan koyu renkli, kötü kokulu bir atık maddedir.
Bundan bir miktarı saf şekere karıştırıldığında tadını ve rengini biraz
değiştir. Tüketici de onu farklı bir ürün sayar.
ÇİZİK TEFLON TAVA
KULLANILMAZ
Doğal olarak teflon
tava ve tencerelerinizi isteyerek çizmenizi önermiyorum ama çizik tavalarınızı
pekala kullanabilirsiniz. Arada teflon tabakasından kırıntılar kopup
yiyeceğinize karışsa da endişelenmeden yutun gitsin. Vücudunuzu doğal yoldan
terk edeceğinden ve size zarar vermeyeceğinden emin olabilirsiniz. Ancak teflon
tava kullanıldıkça, zamanla üzerine maddelerin yapışmama özelliği azalır.
Özellikle tava 340 dereceye ısıtılırsa teflon tabakası erimeye başlar, 360
derecede gaz halinde çözülmeler görülür. Bu durum tava boş halde
kızdırıldığında ortaya çıkar. Eğer içinde bir şey pişiriyorsa, aşırı ısınma
sorunu ortaya çıkmaz. Yine de tavayı çizmemeye özen göstermelisiniz. Zira çizik
kısımlara başka maddeler yapışır; tava, teflonluğunu yitirir. Herhalde siz de
bunu istemezsiniz.
SLOW FOOD YAVAŞ YAVAŞ
YENİR
Slow Food hareketini
kuran Carlo Petrini, 1986'da Roma'daki İspanyol Merdiveni yakınındaki
hamburgerciden yayılan ağır patates kızartması kokusunu algıladı ve fast food'a
karşı örgütlenmeye karar verdi. Bu nedenle hareket, 'yavaş yemek' anlamına
gelen Slow Food adını aldı. Zamanla Slow Food tepki hareketi olmaktan çıktı.
'Dürüst, temiz ve adil gıdayı' savunan, yerel tohum ve hayvan ırklarının
korunması, yerel gıda üretim yöntemlerinin, geleneksel yemeklerin yaşatılmasını
hedefleyen, 100 bini aşkın üyesiyle 150 ülkede faaliyet gösteren dev bir gıda
hareketine dönüştü. Kuşkusuz Slow Food yemekler de yavaş servis edilebilir. Ama
bu, Slow Food felsefesinden değil, o restoranın aşçı ya da servis elemanlarının
beceriksizliğinden kaynaklanır.
AHMET ÖRS (SABAH)
Yorumlar
Yorum Gönder